Kendi konuşma biçimimizi dikkatle dinlemeliyiz,
Çünkü nasıl konuşacağımızı başkalarından öğreniriz hep.
Bazen çirkin sözler söyleriz biz de.
Sözgelimi kimi zaman;
“Bu senin sorunun?” gibi şeyler söylersiniz.
Benim sorunum genellikle sizinledir.
Bir gün pişman olacaksın...!!!
Yo, hayır olmayacağım....
Sana bir değil, bin kez söyledim...
Öyleyse ne diye bir kez daha söylüyorsun...
Sana yaşamımın en güzel yıllarını verdim...
Eğer bunlar en güzel yıllarsa özlemle bekleyeceğim ne kaldı geriye...
İstediğini yap, bu senin yaşamın...
Eh, madem bu benim yaşamım, öyleyse onu yaşamama izin verir misin lütfen...!!!
Biraz acı çekmek hiç de o denli kötü değildir.
Bazen yaşam, ölüm pahasına, mutluluk ise mutsuzluk pahasına öğrenilir...
Öyleyse geldiği zaman kucaklayın acıyı.
Acını yaşamın bir parçası olduğunu söyleyin.
Kollarınızı dolayın ona.
Acı çekmeyi yeniden öğrenin.
Yadsımayın acıyı.
Belki sizi gerçekten çok üzecektir.
Üzülmenin de olağan olduğunu söyleyin.
Bağırıp çağırıp duvarları tırmalayın, masanızı yumruklayın.
Öfkelenin.
Dışa vurun acınızı ve sonra da unutun onu.
Yoksa sonsuza dek içinizde taşırsınız onu.
O zaman da ne olur biliyor musunuz?
Ülsere, migrene, kansere yakalanan siz olursunuz.
Her şeyin, özellikle insan ilişkilerinin değiştiğini ve onları korumak için de bizimde onlarla birlikte değişmemiz gerektiğini unutmayın.
Gelişip olgunlaşarak değişin.
Her zaman birlikte, ama ayrı ayrı bireyler olarak değişin.
Yaşamınızda gülmeyi, ağlamayı, sevmeyi henüz unutmamış sağlıklı kişiler bulmaya çalışın.
Mutsuzluğun, yalnızca arkadaşlık etmekten hoşlanmakla kalmayıp, arkadaşı olması için istemde bulunduğunu unutmayın.
Siz uzak durun ondan.
Sevgi ilişkisi içten, dürüst ve güzel bir iletişime dayanır.
Aynı zamanda bir o kadar da doğal cinsel yaşama.
Hiçbir tartışmanızı hiçbir zaman kısa kesmeyin.
Hepimiz yapayalnız yaşarız bu dünyada...
Her an bir gün ışığı demetiyle yıkanarak...
Ama birden gece olur...
Yanımda, benimle birlikte olursanız, gün ışığını paylaşabiliriz...
Ve inanın bana, o zaman gece de o denli korkunç gelmeyecektir.
Kendi yaşamınızı seçme ve tanımlama sorumluluğunu üstlenmek zorundasınız.
Yaşamı, yaşamaktan korkarız.
Dolayısıyla da denemeyiz, görmeyiz, duyumsamayız, risklere girmeyiz, ilgilenmeyiz...!!!
Bundan ötürü yaşayamayız gerçekte.
Yaşamak, yaşama etkin biçimde katılmak demektir.
Yaşam, yüzü koyun yere düşmek demektir.
Yaşam, ellerinizi kirletmek demektir.
Yaşam, kendinizi aşmanız, yıldızlara ulaşmanız demektir.
SEÇİN KENDİNİZİ...!!!
Kendinizden nefret etmekten vazgeçin.
Kendinizi küçük görmekten vazgeçin.
Kollarınızı kendinize dolayın ve;
“Her şeyin güzel, saçların dökülüyor olabilir ama sahip olduğum tek şey sensin...” deyin.
LEO BUSCAGLIA